Oligüri nedir? Günümüzde Uygulanan Tedavi Şekilleri Nelerdir?

Normal idrar miktarını azaltan oligüri hakkında bilinmesi gereken ve bu rahatsızlık için uygulanması gereken tedavi yöntemleri son derece önem arz etmektedir.

Oligüri Nedir?

Oligüri, normal idrar miktarını (günlük 1,2 ya da 1,5 litre) azaltır. Böylece vücuda akan sıvı hacminin seviyesi korunur. Oligürinin nedenleri: şok, geniş yanıklar, güneş çarpması, böbreklerin parçalanması (darbe ile), piyelonefrit, kolera, pnömokok mikroplarının neden olduğu zatürree, dizanteri, sıtma, yanlış kan nakilleri, böbrek damarlarının tıkanması sonucu gelişen “böbrek infarktüsü”, vena kava inferiorun pıhtı ya da başka bir etken ile tıkanması, böbrek taşı, böbrek kisti, üreterlerden bir ya da ikisinin taş ya da bir başka nedenle aniden tıkanması, cıva, arsenik, bakır, uranyum, bizmut, potasyum zehirlenmeleri.

Oligüri Hakkında Bilinmesi Gerekenler

DDT, karbon monoksit, etilen, heroin, üretan , talyum, paraldehid zehirlenmesi, sülfonamidler, çok yüksek dozlarda aspirin ve diğer salisilatlar. Neomisin, kanamisin, polimik-sin, kolsitin, basitrasin gibi antibiyotikler. Kinin ve kinakrin gibi sıtma ilaçlarına karşı gelişen aşırı duyarlılıklarda, kalp infarktüsü, kalp yetmezliği, hamilelikte, plasentanın erken ayrılması, preeklampsi, kanama, orak hücre kansızlığı krizleri sırasında, hiperparatiroidizm ( parat hormon fazlalığı),sarkoidoz oligürinin nedenleri arasındadır.

Oligüri saatlik idrar çıkışının erişkinlerde 25 mL, çocuklarda ise 1 mL/kg’in altında olması şeklinde adlandırılmaktadır. Postoperatif oligüri çoğu zaman hipovolemi ve sepsise bağlı olarak glomerüler filtrasyon hızındaki azalmanın bir neticesidir. Rehidrasyon ve yahut da sepsisin eliminasyonu uygun tedavi şeklidir. Akut böbrek yetmezliği ameliyattan sonra şu durumların bir ya da birkaçının mevcudiyetinde husule gelir: 60’ın üzerinde yaş, önceden mevcut böbrek hastalığı 30 dakikadan fazla süren hipertansiyon, çok sayıda kan transfüzyonu, böbrek arterleri çevresindeki ameliyatlar, sepsis, hemoliz ve aminoglikozidler gibi nefrotoksik ilaçların kullanılması.

Hipovolemi medüller akıma nazaran kortikal kan akımını daha fazla azaltmaktadır. Bunun hemen ortaya çıkan sonucu idrarı konsantre edememesinden dolayıdır, geç sonucu ise akut tübüler nekrozdur. Oligüri sebebinin hipovolemi mi, akut tübüler nekroz mu olduğunun ayırt edilmesi adına idrar ozmolalitesi, idrar sodyum konsentrasyonu idrar çıkışı ve sıvı verilmesine cevap değerlendirilmelidir. Önceden böbrek hastalığı olup konsantrasyon yeteneği bozuk bulunan kişilerde oligüri olmaksızın böbrek yetmezliği (yüksek outputlu böbrek yetmezliği) gelişebilmektedir. Genelde, 800 mosm/L üzerinde bir ozmolalite böbrek fonksiyonunun iyi olduğunu ifade eder ve oligürinin sebebi muhtemelen hipovolemi ve yahut da kardiak output azalmasından dolayıdır.

Ozmolalite glukoz, iyotlu kontrast madde vs. atılımına bağlı olarak artabilir. Prerenal azotemide idrar sodyum konsentrasyonu genelde 30 meq/L’nin altındadır, akut tübüler nekrozda bu değerler sıklıkla 30-70 meq/L arasında bulunur. Mannitol ya da furosemid verilmiş ,se bu test yararsızdır. Zira bu ilaçlar böbreğin konsentrasyon yeteneğini bozarlar. Kreatinin, insülin ve serbest su kleransı ölçümleri de böbrek fonksiyonunu izlemek için kullanılır. Postoperatif akut böbrek yetmezliği olan hastalarda ölüm oranı %50 civarındadır. Birlikte kalp yetmezliği, pankreatitis, koagülopatiler ve yahut da multisistem organ yetmezlikleri bulunan hastalarda mortalîte oranı %75’in üzerine çıkar. Önceden böbrek hastalığı olan kişilerde postoperatif böbrek yetmezliğinin önlenmesi adına yeterli hidrasyon, intravenöz kontrast maddelerin ve nefrotoksik antibiyotiklerin kullanımının kısıtlanması ve kan cross-matching’inin doğru yapılması gereklidir.

Hafif böbrek disfonksiyonunun tedavisi sadece iyi bir sıvı ve elektrolit dengesini ve nefrotoksik antibiyotiklerin dozunu azaltmadan ibarettir. Dopamin ve yahut da furosemid ile idrar outputunun devam ettirilmesinin daha fazla hasarı önlediği ve düzelmeyi çabuklaştırdığına dair bazı kanıtlar vardır. Akut oligüri (idrar atımının 20 ml/saat.ten az olması) iç (renal) veya dış kaynaklı sebeplerden olabilmektedir.

En çok görülen dış kaynaklı nedenler; dışa olan (yani hemoraji dehidratasyon, diyare) ve içe olan sıvı kayıplarına bağlı etkili kan hacminin azalması veya üçüncü boşluğa sıvı toplanmasını (yani bağırsak obstrüksiyonu, pankreatitis, geniş yumuşak doku travması) kapsamaktadır. Postrenal oligüri sebepleri prostatik hipertrofi, retroperitoneal tümörve bir böbrekte tek taraflı taş ya da tümörü içermektedir. İntrinsik renal hasara bağlı oligüri akut renal yetmezlik (ARY) olarak adlandırılmaktadır. 24 saatlik idrarın normal hacimli olması ile birlikteki akut renal yetmezlikte, oligürik olmayan akut renal yetmezlik olarak da bilinmektedir. Abdominal sepsis neticesinde gelişen renal yetmezlik genelde akut glomerulonefritise ikincildir ve abdominal enfeksiyonun tedavisi ile düzelir. Akut pankreatitis te akut renal yetmezliğin en çok görülen bir sebebidir fakat mekanizması açık değildir.

Uzmanlar, oligürinin extrinsik ve intrinsik nedenlerini rahatlıklar birbirinden ayrıştırabilmesi için farklı testler uygulayabilmektedir Eğer hastalığın sebebi  sebep intrinsik ise (akut renal yetmezlik), idrar sedimente daha çok renal tubuler hücreler ve renal tubuler hücre silendiri ortaya çıkar ve idrar sodyum konsantrasyonu genelde 40 meq/L’yi aşar. İdrar sodyumu prerenal azotemili hastalarda 20 meq/L. altında seyreder. Prerenal azotemili hastaların bir çoğunda ise, 1 saatlik fenolsulfafitalein (PSP) atılım testi %5’lik oranı aşar, idrar/palazma kreatinin oranı 40:l’i aşabilir ve idrar/plazma ozralarının oranı 1,1:1’i geçebilmektedir.

Geçen 10 yıl gibi bir süreden beri diyaliz tedavisinin, akut renal yetmezliklerin tedavisinde kullanılması yeniden değerlendirilmiştir. Bu hastalar daha önceleri yalnızca semptomların tedavisinde (hiperkalemi,perikardial effüzyon, ayrı azaltılma) diyalize alınıyorlar idi. Şimdi ise eğilim semptomlara ya da kan kimyası analizlerine bakmaksızın erken diyaliz yönündedir. Buna ilaveten, kan kimyası testleri sonuçlarına bakmaksızın, diyaliz genellikle her 2 veya 3 günde uygulanır. Böylelikle profilaktik diyalizin ölüm hızını ve komplikasyon oranını (yani gastrointestinal kanama, sepsis) azalttığı bulunmuştur.

Oligüri işaretleri arasında daha çok idrarda kanlanma, ateş, ishal, mide bulantısı ve kusma, kan basıncında düşüş yaşanması ve şişme gidi durumlardır. Bu gibi rahatsızlıklardan şikayet eden hastalar anında uzman doktora görünmeli ve gerekli tedavi süreçlerine başlamalıdır.


1 Yıldız2 Yıldız3 Yıldız4 Yıldız5 Yıldız (1 oy, ortalama: 5,00en yüksek 5)
Loading...
Konu ile ilgili yorumlarınız